Tekvini kanunlarla kurulmuş, düzenlenmiş bir saat var; tıkır tıkır işliyor. Tesadüfe meydan olmadığından bilim de bu düzeni keşfediyor. Şimdi bunu keşfettikten sonra bu saati kuran, işleyişini ayarlayan, arada müdahale eden, sistemi her an gözetleyen birinin olduğunu da gözden uzak tutmamak gerekiyor.
Tabanca var, kurma mekaniği var, yay var, tetik var da o tetiği çeken biri elbette var ki, o tetiği belli zamanda, belli şiddette çekiyor.
Dünya denilen gezegen, durmuyor, saniyede 30 km hızla Vega yıldızına doğru hızla kayıp giderken üzerindeki toprak tabakası da durmuyor, sürekli hareket halinde kayıyor. Her şeye bir başlangıç hareketi veren biri olmalı. O ise ezeli ve ebedidir. Başlangıcı ve sonu yoktur. Her şeye kadir ve her şeye alimdir. Sonsuz bilgi sahibidir. Hiç bir şey ondan habersiz olmaz. Kur'anın ifadesiyle bir yaprak bile düşmez. Her kımıldayan onun emri altında hareket eder. Her fiil ona aittir. İnsan gibi iradeli olanlarda ise cüzi de olsa bir kesb vardır. bundan dolayı sorumludur.
Dünyayı buraya, güneşi tam yerine, oraya çakan sonsuz bir güç var ki, O kudret, toprak tabakasının en altına dünya ateşinin 200 katı bir ateşi de hapsetmiş, arasıra volkanlar vasıtasıyla nefes aldırıyor. Belli zamanlarda da toprak tabakasını hikmetiyle hareket ettiriyor. Bu işler tesadüfen olmuyor.
Sivrisineğin gözünü kim yapmış ise, güneş sistemini de ona göre düzenleyen, hareket ettiren, ayarlayan Odur.
Cenabı Hakkın fiillerini sebeplere veremeyiz. Gerçekte fail odur. Bir elmayı icat edebilmek için tüm kainata ve hepsinin birlikte işlemesine ihtiyaç vardır. Bu ise sel gibi şuursuz akan, kör, sağır, bilgisiz zerrelerin, atomların, mikro alemde ise galaksilerin işi değildir. Ancak onları bir ordu gibi kolaylıkla emrinde hareket ettiren sonsuz bir bilgi ve kudret sahibinin işidir.
Bundan dolayı bir elmadan dolayı teşekkürü ağaca yapmayız. Ağaç bilmez, ağaç anlamaz. Dünyanın en güzel gıdalarından bir süt için ineğe müteşekkir olmayız. O bize yaratıcımızın emanetidir, en iyi şekilde bakarız. Şükrümüzü, teşekkürümüzü ise, onları bizim hizmetimize verene ederiz. Nimetlerden dolayı tabiata değil, onun sahibi Rabbimize hamdederiz. Musibetlerde de ona sığınırız.
Ahmet Yordam
Yorumlar
Yorum Gönder