Sosyal Medya



Facebook hayatımıza gireli on seneyi geçti. İletişimin, haberleşmenin, paylaşımın bir dili oldu. Her ne kadar gençler instagrama veya tik tok gibi mecralara kaysa da özellikle orta yaş grubunda bir tutku haline geldi. Acaba yeni neler var, toplumda neler oluyor diye girilmedik gün yok.
Facebookun bir paylaşım ve iletişim mecrası olma babında faydaları da var, zararları da... Bunların hepsi kişilerin kullanımına bakıyor. Bu mecrayı çöplüğe, pisliğe, yalan makinesine çeviren de insanlar. İnsanların mahremlerini paylaşmaları, böylece arsızlığın artması, üstüne üstlük bu uygulama sahiplerinin kişilerin bilgilerini siyasi ve ticari kuruluşlara peşkeş çekmeleri, toplumda güvensizlik oluşturmaları da en büyük handikaplar olarak ortaya çıkıyor.
Bu olumsuz etkilere ve sonuçlara rağmen büyük bir çoğunluk bu uygulamayı kullanmaktan vazgeçemiyor.
Bundan 5-6 yıl öncesine kadar mesajlaşma sistemi web. 2.0 yaygınlaşmadan önce insanlara ulaşmanın, iletişimin yolunu kişisel web siteleri olarak yerine getiriyorduk. Sosyal medya yaygınlaşınca masraflı olan bu sitelerin bir çoğu kapandı. Ben de en az 150 bin üyesi olan, yıllık 300-400 dolara malolan web sitelerimi kapattım. Sosyal medya üzerinden meslektaşlarıma, ilgi alanımda ortak olan kişilere ulaşmaya çalıştım. Birikimlerimi bu yolla paylaşmak hem ucuz hem de takip açısından kolaylık sağlıyordu.
Özellikle facebook ve youtube vazgeçilmezimiz oldu. Gördüklerimizi, kaydettiklerimizi, tespitlerimizi, düşüncelerimizi bu yolla paylaşmaya başladık. Bize hem sınırsız depolama, arşivleme alanı sağlıyor, hem de arşivimize kolaylıkla ulaşıyor, eskisi gibi trafik band genişliği sorun olmuyor. Bu uygulamalar gittikçe de kendini geliştiriyor, özgür yayın imkanı sağlıyorlar. Sanatın, kültürün, siyasetin hatta ticaretin vazgeçilmez alanları olmaya devam ediyorlar. Burada söz sahibi olmak önem arzediyor.
Kim ne derse desin, eski resimlerime, bilgilerime, paylaşımlarıma ulaşmak çok güzel bir imkan. Her gün Facebooka girdiğimde ilk baktığım yer, anılar. Geçmişte neler paylaşmışım. Onları bir gözden geçirip, güncele uygun olanları tekrar paylaşıyorum.
Mahrem sıkıntım yok. Çünkü mahremimi paylaşmıyorum. Otokontrolu kendim sağlamalıyım. Suç teşkil edecek şeyleri paylaşmamak kendi elimde. İnsanlığa bu mecra ile faydalı olmak, bir şeyler katmak için burası da muazzam bir dil. Nereye kadar giderse o kadar gider. Sonra başka şey çıkarsa bakarız. Şimdilik devam.
20'li yaş akımı fena değildi. Çoğu kişinin 20'li yaşlarını görmek çok keyifliydi. Ayıp veya mahrem bir şey de değildi. İnsan nasıl değişiyor diye ibretlikti, gerçekliğin ifadesiydi. Doğrusu benim hoşuma gitti. Böyle faydalı şeyleri yapsın facebook. Her yeniliğe, uygulamaya karşı çıkmak da doğru değil...


 

Yorumlar