
Kalp-Yürek-Gönül; Bizim dilimizde hepsi ayrı kelimelerle ifade edilir. Batı dillerinde ise hepsi tek kelime ile ifade edilir. İşte dilimizdeki bu incelik bir zenginliktir.
20nci yüzyıl en karanlık çağdır.
Cinayet işleme sanayisi dönemidir. Ortaçağ bunun yanında aydınlanma çağıdır.
Cengiz Han mezarından kalksa mezarına geri kaçar. Utanma/ar kalmamıştır. Peygamber (as)'in çok güzel bir sözü var, hangi sözü güzel değil ki!: "Utanmadıktan sonra dilediğini yap". İşte bu dönem öyle bir dönemdir.
Terbiyenin merkezi, eğitimin başı ailedir. Ailenin dağılması onun için en büyük felâkettir.
Türklerin çağlar boyu girmediği din olmamıştır. Yahudilik dahil. Ancak hiç birinde sebat etmemiştir. Müslümanlık hariç. Dünyadaki Türklerin hemen tamamı Müslümandır bir iki ufak istisnâ hariç. İşin garibi Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur deriz ya, aslında Türk'ün Türk'ten başka düşmanı yoktur. Tarih boyunca kurulmuş Türk devletlerini genellikle hep diğer Türkler yıkmıştır. Velhasıl ilginç bir durumdur ki, bu kadar geniş bir coğrafyaya dağılmış Türklerin ortak yönleri din ve dildir. Bir kaç istisna dahil (çuvaşça gibi) büyük Türk toplulukların tamamı asgari düzeyde birbirini anlar.
Bir dili biliyorum diyebilmek için o dilde basılı bir gazeteyi rahatça okuyabilmek gerekir. İkincisi söz. İnsanın evrim sonucu olmadığına en büyük kanıt sözdür. Aklını kaçıran kişinin ilk kaybı sözdür. Dilini kaybeden insanlıktan çıkmıştır. Türkçede dillenmemiş çocuğa bala denir. Onun için kelimelerle gelişigüzel oynamak, onları dilden çıkarmak en büyük cinayettir. Bunamanın giriş kapısı ise adları ve tarihleri unutmaktır.
Farsça, Bengalce, İtalyanca, Almanca, Arapça, Türkçeden başka sevdiğim dillerdir. En iğrenci Amerikancadır, bağırsakları ezilip dağılmış sıçana benzer. Oysa İngilizce de güzel bir dildir.
Sokak kılığıyla nasıl ki yatağa girilmiyorsa, sokak dili ile yazı da yazılmaz. Şiveler tatlıdır, sevimlidir ama güzelliği olmaz. Güzel olan dilin edebî hale gelmiş olması, şiirleştirilmesi ve telaffuzudur. Şiir ile musikî kardeştir. Şive dile bazı kelimelerle zenginlik katabilir ama dilin zenginliği şiirdedir.
Benim kahramanlarım Hz. Peygamber (as) ve Hz. Ali (ra)'dir.
En zor öğrenilecek üç şey vardır :
Dil öğrenmek
Kuantum mekaniği
Evlenmek
Evlenmek meselesinde karı-koca meselesinin künhüne vakıf olamadım. Eş en nefret edilecek anlamsız bir kelimedir. Eşitlik sadece matematikte olur. Bir de ben ölünce sakın arkamdan ışıklar içinde uyusun denilmesin. Bizde ilerici çağdaş (!) kesim aslında dinsiz değil, Müslümanlığa karşıdır. Kültür, içinde yaşanacak bir olaydır. Kültür ise kadından öğrenilir. Erkek çabuk satar, ihanet eder, kadın kültürünü satarsa, ihanet ederse zaten toplum yıkılır. Kültürün esas taşıyıcısı kadındır. Bu anlamda en insana yakın varlık kadındır. Erkek bu açıdan insanla hayvan arasında bir yerdedir.
Prof. Teoman Duralı
20nci yüzyıl en karanlık çağdır.
Cinayet işleme sanayisi dönemidir. Ortaçağ bunun yanında aydınlanma çağıdır.
Cengiz Han mezarından kalksa mezarına geri kaçar. Utanma/ar kalmamıştır. Peygamber (as)'in çok güzel bir sözü var, hangi sözü güzel değil ki!: "Utanmadıktan sonra dilediğini yap". İşte bu dönem öyle bir dönemdir.
Terbiyenin merkezi, eğitimin başı ailedir. Ailenin dağılması onun için en büyük felâkettir.
Türklerin çağlar boyu girmediği din olmamıştır. Yahudilik dahil. Ancak hiç birinde sebat etmemiştir. Müslümanlık hariç. Dünyadaki Türklerin hemen tamamı Müslümandır bir iki ufak istisnâ hariç. İşin garibi Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur deriz ya, aslında Türk'ün Türk'ten başka düşmanı yoktur. Tarih boyunca kurulmuş Türk devletlerini genellikle hep diğer Türkler yıkmıştır. Velhasıl ilginç bir durumdur ki, bu kadar geniş bir coğrafyaya dağılmış Türklerin ortak yönleri din ve dildir. Bir kaç istisna dahil (çuvaşça gibi) büyük Türk toplulukların tamamı asgari düzeyde birbirini anlar.
Bir dili biliyorum diyebilmek için o dilde basılı bir gazeteyi rahatça okuyabilmek gerekir. İkincisi söz. İnsanın evrim sonucu olmadığına en büyük kanıt sözdür. Aklını kaçıran kişinin ilk kaybı sözdür. Dilini kaybeden insanlıktan çıkmıştır. Türkçede dillenmemiş çocuğa bala denir. Onun için kelimelerle gelişigüzel oynamak, onları dilden çıkarmak en büyük cinayettir. Bunamanın giriş kapısı ise adları ve tarihleri unutmaktır.
Farsça, Bengalce, İtalyanca, Almanca, Arapça, Türkçeden başka sevdiğim dillerdir. En iğrenci Amerikancadır, bağırsakları ezilip dağılmış sıçana benzer. Oysa İngilizce de güzel bir dildir.
Sokak kılığıyla nasıl ki yatağa girilmiyorsa, sokak dili ile yazı da yazılmaz. Şiveler tatlıdır, sevimlidir ama güzelliği olmaz. Güzel olan dilin edebî hale gelmiş olması, şiirleştirilmesi ve telaffuzudur. Şiir ile musikî kardeştir. Şive dile bazı kelimelerle zenginlik katabilir ama dilin zenginliği şiirdedir.
Benim kahramanlarım Hz. Peygamber (as) ve Hz. Ali (ra)'dir.
En zor öğrenilecek üç şey vardır :
Dil öğrenmek
Kuantum mekaniği
Evlenmek
Evlenmek meselesinde karı-koca meselesinin künhüne vakıf olamadım. Eş en nefret edilecek anlamsız bir kelimedir. Eşitlik sadece matematikte olur. Bir de ben ölünce sakın arkamdan ışıklar içinde uyusun denilmesin. Bizde ilerici çağdaş (!) kesim aslında dinsiz değil, Müslümanlığa karşıdır. Kültür, içinde yaşanacak bir olaydır. Kültür ise kadından öğrenilir. Erkek çabuk satar, ihanet eder, kadın kültürünü satarsa, ihanet ederse zaten toplum yıkılır. Kültürün esas taşıyıcısı kadındır. Bu anlamda en insana yakın varlık kadındır. Erkek bu açıdan insanla hayvan arasında bir yerdedir.
Prof. Teoman Duralı
Yorumlar
Yorum Gönder