Uyanış...



Eğer benim hayat yolculuğuma “bir uyanış” deseydim, bu uyanışa da bir isim vermek isteseydim bu başlığı seçerdim.
“Uzun bir rüyadan gerçeğin güvenli topraklarına kaçış...”
Müslümandım ama kayıtsız şartsız tüm Ümmeti Muhammed’i sevmez, kendimi onlardan seçkin ve şanslı addederdim.
Buna içinde doğup büyüdüğüm “camia”, üzerinde yaşadığım topraklar, ait olduğum “milliyet” gibi nedenlerle inanır ve bu inancımdan dolayı kendimi güvende hissederdim.
Söylerdim ama bir yanım hep itiraz ederdi “üstünlüğün sadece takvada olduğuna.”
Sadece benim gibi düşünenleri kardeş bilirdim. Sadece bana benzeyenleri kardeşim addeder, sadece benim gibi giyinenleri, benim gibi konuşanları kendimden sayardım.
Halbuki şu Dünya denen kürede milyarlarca kardeşim vardı da haberim bile yoktu!
Eserden müessire, sanattan sanatçıya doğru doğal bir hürmet ve muhabbet vardır.
Bizi yaratana sevgimiz ve saygımız varsa, bu sevgi O’nun yarattıklarına da olmalı değil miydi?
Hele hele o Yaradan’ın kim olduğunu bilen mümin kardeşlerime canı gönülden kucak açmam gerekmez miydi?
Akil baliğ olduğum günden bu güne ömrümü iki kısma ayırırsam birinci kısım “ben ve benim gibi olanları anlama ve anlamlandırma” dönemim.
İkinci kısım “ben ve benim gibi olanların dışındaki yaratılan her şeyi sevmeyi öğrenme ve bu konuda kendimi terbiye etmeye çalışma dönemim.”
Yani sade, yalın, ivazsız ve garazsız, kendi halinde kullardan bir kul olmaya gayret sürecim.
İnşaallah başarırım.
Ahmet Kemal Öncü

 

Yorumlar