Evet, kalbin dili yok. Mevcut dilimiz kalbe tercüman olmada yetersiz kalıyor.
Gerçekten bu altın sarısı yapraklar, böyle rüzgarın esmesiyle onların böyle titremeleri ne kadar hoş! Yani böyle tatlı bir rüzgar estiği zaman bütün yapraklar…
Birden şöyle büyük bir stadyum düşünün…
Tribünler bazen şaha kalkıyor, alkış sesleri filan…
Aynen öyle de bu yapraklar Cenabı Hakkın rahmetini alkışlıyorlar...
Milyonlarca, milyarlarca, trilyonlarca yapraklar Allah'ı zikrediyor; bir zikir sesi, bir zikir uğultusu ve ilahi rahmeti adeta alkışlama sahnesini seyrediyoruz...
Tabi bazıları bunlardan ayrılık elemini de duyar. Hani o yapraklar doğmuşlar, yeşermişler sonra sararmışlar ve sonunda ayrılarak ölecekler. Dallarından bir bir kopuyorlar…
Hangisi kopacak? Adeta kopmamak için bir titreyiş şeklinde de görülebilir. Gaflet nazarıyla böyle de görülebilir. Çünkü onlar dünya dalından kopmayı istemiyorlar. Her kopan şey onlara kendi kopuşlarını ve kopacaklarını hatırlatıyor. Onlar için de bir hüzün tablosu meydana getiriyor…
Sonbahara hazan mevsimi demişler, bu yüzden. Hüzün veren mevsim...
Ayrılıkların hatırlandığı , ayrılıkların sergilendiği bir mevsim…
Evet gerçekten de bir fanilik tablosu var. Dünyanın fani olduğunu bize de gösteriyor. Bu sararmış yapraklardan bizler de fanilik dersini alıyoruz. Faniliğin fotoğrafını görüyoruz.
Sadece sonbaharın sararmış yaprakları değil, her gün ikindi vaktinde sararan güneş, batmaya meyleden güneş; bize hayat güneşimizin de bir gün batacağını hatırlatıyor...
Bu sararan yapraklar da, sararan, batmaya meyleden güneş de her şeyin kararsız olduğunu ve bir gün batacağını bize hatırlatıyor.
“Her can ölümü tadacaktır” gerçeğini bize düşündürüyor...
Ama Mevlana der ki; “Güneşe batmaktan ne zarar gelir.” Yani güneş yeniden daha canlı doğmak için batar...
Sonbahar ve kış, yeni bir bahara zemin hazırlamak için hayatımıza uğrar. Dolayısıyla hayatın da mevsimleri vardır. Bu dışımızda yaşanan mevsimleri, o mevsimler üzerinden Cenabı Hakkın verdiği mesajları, ay, güneş, yıldızlar, dağlar, göller üzerinden verdiği dersleri anlayan bir insan, bu aldığı derslerden aldığı şuurla yaşayan bir insan ölmekten de korkmaz. Çünkü bilir ki, ölüm yokluk değil, sahipsiz, failsiz bir yıkılış değil; yeniden doğmak için, taptaze, ebedi genç ve güzel kalacağı bir hayata geçmek için ölüm bir basamaktır. İşte bu kadar güzeldir hazan…
İşte böyle inancımız ölüme karşı bizi rahat ve huzurlu baktırabiliyor…
Cenabı Hakkın her şeyi güzeldir. Güzel olandan çirkinlik gelmez. Güzelden güzellik gelir. Allah güzeldir. Bütün bu güzellikler de Onun yansımasıdır...
Yorumlar
Yorum Gönder