“Kafamda bambaşka bir Tanrı imajı var… Beni korkutuyor… Ondan kaçmanın yollarını aradım hep… Bence başkaları da benim gibi… Psikolojide vardır ya… İnsan korku objesini düşünmek istemez… yok sayar… Hatta yadsır… Başka türlü rahat edemez ondan.”
Kim bilir daha nice insan var bu yanlış tanrı imajı yüzünden inanca sırtını dönen… Ben Ona yöneldim bir gün, onunla konuştum. O bana insan sesiyle yanıt vermedi elbette, ama eminim işitti, kendince verdi cevabını…
Bak neler söyledim:
Sana derdimi söylemek, senden bir şey istemek bir yana, seninle konuşmaktan bile çekiniyordum. Çünkü seni hiç tanımıyordum. Senden söz ediyorlardı.. inanıyordum, o kadar. Bilmiyordum, nasıl birisin…
Seni yeteri kadar tanımıyorum, sana malum… Fakat şunu biliyorum artık, kullarını seviyorsun sen… Sayısız hediyeler vererek sevgini dile getiriyorsun. Hangi seven sevgisini bu kadar gösterebilir ki!
Gafletim büyük… Senin benimle konuşmanı bekledim durdum yıllar yılı. İstedim ki benim dilimle seslenesin bana. Bencillik, cahillik etmişim.
Benimle sürekli konuşuyormuşsun da haberim olmamış. Kitabının lisanıyla konuşmuşsun, elçilerinin diliyle konuşmuşsun, etrafıma sergilediğin eserlerinle konuşmuşsun. Hep anlatmışsın kendini... Kulaklarım kapalıymış, işitemedim. Kalbim uykudaymış, sezemedim.
Hayatıma dikkat edince gördüm ki, insanları, olayları, durumları birer dil gibi kullanarak da benimle konuşuyorsun. Denizler mürekkep, ağaçlar kalem olsa, sonsuza dek yazılsa tükenmez senin sözlerin…
Merak ediyorum, ben sana “Rabbim!” dedikçe Sen de bana, “Söyle ey kulum!” diyor musun? Bence, evet! Çünkü sen her çağrıya cevap verensin. Bunu kendin söylüyorsun.
Kitabın elimde, görüyorsun. Sanki evrendeki tek insan benmişim, sadece bana inmiş ve sadece bana hitap ediyormuş gibi okuyorum onu…
Sözlerin hep bana. Bir sen varsın, bir de ben! En yakın dostumsun sen benim!
Ömer Sevinçgül
Yorumlar
Yorum Gönder