Şu ıstıraplı günlerde hani şu yalan yanlış haberlerle algılar üretmeye çalışan, bu milletin değerlerine sataşan koskoca bir profun vaziyetini görünce yaşanmış şu durum aklıma geldi:
"Onunla 1968 yılında tanıştım. Ortaokul üçüncü sınıftaydım. Türkçe öğretmenim, sömestr ödevi olarak onun “Yer Demir Gök Bakır” romanını okumamı ve onun özetini çıkarmamı istemişti. Ben de okul kütüphanesinden kitabı bularak aldım ve köye götürdüm. 15 gün boyunca kitabı okudum ve özetini çıkardım. “Meryemce” ler, “Memidik”ler hayallerime adeta kazındı. Bir Karadeniz çocuğu olarak Çukurova’nın hayat şartları, ağalık sistemi bana çok yabancı geldiğinden, kitabı bir rüya gibi, severek ve ürkerek okudum.
Sonraki Öğretmen Okulu yıllarımızda onun diğer kitaplarıyla tanıştım ve okumaya çalıştım. Bir gün, yine onun röportajlarının yer aldığı kitabı olan “Bu Diyar Baştan Başa” ile tanıştım. Zevkle okumaya başladım. Bir yere geldim ki, orada beni çok korkuttu. Bir yerde (Şimdi neresi olduğunu hatırlamıyorum) bir köye mi gitmiş, ne. Köyün odasında Elif cüzü okuyan çocuklarla karşılaşmış. Onları görünce çok üzülmüş ve Elif cüzleri için şu hükümde bulunmuş: “Onlarca zehir tüpü, çocuklara vererek onları zehirliyorlar!”
Yaşar Kemal denilince, maalesef benim zihnimde hep o “zehir tüpleri” beliriverir.
Çok korkmuştum! Ben de bu “zehir tüpleri”yle büyümüştüm çünkü. Demek ki bizler zehirlenmişiz!
Hayat fani, insan bir var, bir yok. Siz bakmayın, “eserleriyle yaşayacak” tarzındaki bazı sözlere. Sonunda ne eser kalacak, ne de onun sahibi. Herkes ebedi alemde, dünyada yapıp ettikleriyle kuşatılacak. İman tek kurtuluş bayrağı gibi dalgalanacak olduğu o günde, Rabbim, bizleri, sevdikleriyle diriltsin.
92 yıl az bir zaman dilimi değil. Zincirlikuyu mezarlığının girişinde yazılan “Her nefis ölümü tadacaktır.” ayetine “kıl” olanlar, Yaşar Kemallerin de ölebileceğini, bir gün sıranın da kendilerine geleceğini biraz düşünsünler. Dünya yuvarlak, kaçacak yer de yok.
Ne diyelim, toprağı bol olsun, bu destan yazarının..."
Dr. Ali TAŞÇI
Yorumlar
Yorum Gönder