Rahatlığa alışan bir millet...



Sanayideyim. Arabamın aynasını değiştiren kaportacı ustası dert yanıyor. "Çalışacak eleman bulamıyoruz. Her yer öyle. Çiftçiler de tarlasında çalışacak işçi bulamıyor", diyor. "Çobanlık yapacak insanımız da kalmadı. Herkes işinin patronu olma arzusunda. İş az, para bol olmalı düşüncesindeler." diye de ekliyor.
Çalıştığım camiada bile idealist olmayan, şevki kalmamış eğitimci az değil. Özellikle branş sahipleri fazla derse girmek istemiyor. Herkesin bir bahanesi var. Haftanın 2-3 günü derse gireyim, yeter diyorlar. İş aşkı, çalışma şevki kalmamış.
Gencecik insanlar rahatlarından başka bir şey düşünmüyorlar. Oysa rahat zahmettedir. Hayat her zaman yeknesak değildir. Bu dünyada rahat yoktur, demiş Allahın Resûlü. Zorluklar, sıkıntılar, musibetler ve sonunda insanı çürüten ölüm ve kabir, lezzetleri tahrip ediyor. İllaki lezzetlerimizden, sevdiklerimizden ayrılacağız. Umulur ki, bu ayrılış ebedi olmasın.

 

Yorumlar