Biz muallimler, her olaya eleştirel bakan, sorgulayan, düşünen, düşündüğünü aktaran, ıslah etmeye, terbiye edip yetiştirmeye çalışan sadece bugünü değil geleceği düşünüp, istikbali inşa eden görevlileriz. İlmi irfan ederek yaşamaya ve yaşatmaya, vicdanı istikametle adaleti bulmaya gayret edenleriz. Bu yüzden en doğru bilgiler bizde olmalı, en doğru bilgileri bizler vermeliyiz. En safi, en temiz, ruha, akla, vicdana faydalı şeyleri bizler aktarmalıyız.
Bu asır, bilgi asrı. Artık insanlar bilgilerin peşine gitmiyor. Şimdi, bilgiler, araştırmayı bilenler için onların ayağına geliyor. Dolayısıyla hakikati araştırma gayretinde olan masumlara, isteklilere, insanlara en temiz kaynağı göstermek durumundayız. Beyni çok farklı, çöp mahiyetindeki bilgilerle doldurulmuş, aklı karışmış insanlara ışık olmak gerekiyor ki, hakiki bilgiyi, safi kaynağı bulsunlar, istifade etsinler.
Ancak eğitici olanlar da tefessüh etmiş, zihinleri karışmışsa, yalanlara alet oluyorsa, hakiki bilgiden mahrum ediyorsa, safsata ile kalpleri beyinleri uyuşturuyorsa insanların geleceğini mahveder, hatta ahiretini karartırlar.
Bu yüzden öncelikle eğitimcilerin üzerine düşen doğruları bulmak, safsatalardan bilgileri arındırmak, temiz bilgi kaynaklarını insanlara sunmaktır. "Nefis cümleden ednâ, vazife cümleden âlâ" demişler. Vazife büyük, vazife mukaddes. Her yerde bu vazifeyi yapmakla mükellefiz. Banane, başkaları yapsın diyemeyiz. Islah ve terbiye işleri en önce bizlere düşüyor.
Ahmet Yordam
Yorumlar
Yorum Gönder